Sokak Fotoğrafçılığına Başlangıç Rehberi

1 Shares

Konuk yazarımız Tunç ÖZCEBER‘in yazısını sunuyoruz: Sokak Fotoğrafçılığına Başlangıç Rehberi

Dünyada son zamanlarda büyük bir popularite kazanan ve her kesimden insanin ilgisini çekmeye başlamasıyla ruhundan ve felsefesinden sapan sokak fotoğrafçılığının aslında ne olduğunu Cartier Bresson ve Chris Weeks gibi birçok usta sokak fotoğrafçısının fikirlerini derleyerek ve kendi deneyimlerimi de aktararak aşağıdaki makaleyi sizin için hazırladım.

En iyi fotoğraflar yakalanmak için zorlanmadığında gelirler. An’lar ya olur ya da olmaz. Buna rağmen başaramıyorsanız gözlem yeteneklerinizin pratiğe ve gelişmeye ihtiyacı vardır. Sadece bunu anladıktan kuralların ya da kanunların olmadığını keşfedebilirsiniz.

Kendinizi bir kocakarı yerine koyun, dedikodu yapmayı seven bir kocakarı. Önünüzde olup biten olayları en iyi nereden duyabileceğinizi ve görebileceğinizi kestirmeye çalışın. Bir hayalet gibi olayın özünü fotoğraflayın ve bir casus gibi fark edilmeden oradan uzaklaşın.

İçinde benim de bulunduğum bir çok fotoğrafçı diğerleri arasında öne çıkmak için daha önce pek görülmemiş egzotik yerleri fotoğraflamayı seçerler. Bu başarı da getirir belki ama herkesin aşina olduğu yerlerdeki gizemleri yakalamak her zaman daha büyük gözlem, sabır ve ustalık gerektirir. Bilinen bir yerde bilinmeyeni fotoğraflamak insanlardan sadece takdir toplamaz, onların dikkatini çekip düşünmeye zorlar.

Gözlerinizi açın. Yürüyüşe çıkın. Tam sokaktaki kaosun içine. Fotoğrafınızı bulun, sonra bir diğerini bulun. Sakın zorlamayın. Sadece her birimizin etrafında yazılan tarihi fotoğraflayın. Bu tam da yanınızda.

Eğer gripli makinelerinize tele lensler takıp sokakta fotoğraf avlamaya çıkıyorsanız bu sayfayı kapatın ve gidip makro veya portre çekin. Onlar daha kolaydır.

Eğer elinizdeki bu devasa makinelerle kalabalığa karışmakta sorun yaşadıysanız bu dediklerim size tanıdık gelecektir. Etrafınızda gelişen bir annenin çocuğuna sarılması ya da bir grup gencin belki de evlendiği kilisenin yanında duran yaşlı bir adama kötü davrandığı olaylarını çekmek için.

Devasa kameranızı gözünüze dayarsınız. Fark edilirsiniz.

O an’ı batırırsınız.

Tele lenslerle sokak fotoğrafı çekilmez. Eline uzun namlulu tüfeğini alıp ağaca tırmanmış herkes bir geyiği öldürebilir. Elinize bir bıçak alıp o geyiği öldürdüğünüzde işte o zaman insanları etkileyebilirsiniz. Sokak fotoğrafı da tam budur işte.

Sokak fotoğrafının rengi siyah beyazdır. Çünkü sokak fotoğrafında önemli olan insanların ne giydiğini yansıtmak değildir. Aksine fotoğrafı tüm maddiyattan sıyırıp insanların ruhlarını fotoğraflayabilmektir siyah beyaz. Eğer Leica gibi bir rangefinder kullanmıyorsanız diğer gözünüzü de açık tutun fotoğraf çekerken. Fotoğraf makineniz fotoğrafını çektiğiniz anda aynasını kaldırarak o anı size göstermeyecektir. Diğer gözünüz açık değilse çektiğiniz fotoğrafı asla gerçekten göremeyeceksiniz.

Eğer bazıları gibi fotoğraf makinenizi çantanızda çekeceğiniz yere götürüp fotoğrafınızı çekip tekrar çantanıza sokuyorsanız, bu alan size göre değildir. Bu şekilde en fazla sizi doğum günü partisine çağıran dostlarınızın fotoğraflarını çekebilirsiniz. Fotoğraf çekmek istiyorsanız makineniz zarar görecektir. Yere düşecektir. Çizilecektir. Ama çantasında hem çizilmeden hem de fotoğraf çekmeden tertemizce yaşlanan bir makineden çok daha iyi fotoğraflara sahip olmanızı sağlayacaktır zarar görmesinden korkmadığınız makineniz.

Sokak Fotoğrafı Hayattır

Hayatın saf ve ham bir formudur.

Şu anda olur.

Geçmişte de olur.

Ama bir anda olur.

Bu yüzden fotoğrafçı ekipmanını en iyi şekilde tanımak zorundadır. Hiç bir otomatik mod fotoğrafı fotoğrafçının gördüğü gibi fotoğraflayamaz. Bir sokak fotoğrafçısı neredeyse fotoğraf makinesinin diyafram ve enstantanesi o an’a göre hazırdır.

Hava güneşli mi? Yoksa ben gölgede miyim? Fotoğrafçı bütün bu durumlara göre gereken değerlere o an karar verebilmelidir. Bu nasıl mı olur?

Pratik Pratik Pratik!

Yeteri kadar fotoğrafı yaktıktan sonra birisi o an?ı yakalamayı öğrenecektir. Belki de on yüz bin milyon fotoğraf sonra fotoğraf makinesinin sizi kısıtlayan pozometresine bağlı kalmamayı başaracaksınız. Çoğu portre ve mimari fotoğrafçısının sokak fotoğrafı çekmediğine dikkat etmişsinizdir. Portrelerde kurallar basittir. Belirli açı ve ışıklarla istenilen fotoğraf elde edilebilir. Ancak sokakta bu şansınız yoktur.

Genel pozlamayla çekeceğiniz bir fotoğrafta aradan sızan bir ışık modelinizi patlatacaktır. Ne yazık ki, pozlamayı yanlış yerden almışsınızdır. Devam edin. Öğreneceksiniz. Ve hepsi mantıklı gelecek.

Sıklıkla duyacaksınızdır? Gazeteci misin? Niye çekiyorsun burada? gibi soruları. Sadece gülümseyin. Işığı düşünün. Ve fotoğraf çekmeyi.

Hata yapmaya çıkın

Ve öğrenmeye.

İnsanları fotoğraflarken onlar bundan habersizler bu yaptığın yanlış diyenleri umursamayın. Emin olun onlar neden bunu dediklerini bile bilmiyorlar. Fotoğrafını çekeceğiniz insan sizi farkettikten sonra o fotoğraf bir sokak fotoğrafı değildir, o insanın hayata nasıl karıştığını gösteremez. Yapay bir portredir elinize geçen. Tek yapmanız gereken insanlar hayatın geçip gitmesini izlerken, hayatı yakalayıp bir kareye hapsedip onu ölümsüzleştirmek.

Subscribe
Bildir
guest

2 Yorum
En Yeni Yorumlar
En Eski Yorumlar
Inline Feedbacks
View all comments
Merve

Yazınız çok bilgilendirici olmuş gerçekten öncelikle teşekkür ederim. Peki yeni başlayanlar için en uygun fotoğraf makinesi sizce nedir?

Mehmet HAKAN

Hepsi ok, ancak şu koca makine işini anlayamadım, bence makineden çok lens olayı daha önemli, 50 veya 35 mm bir lensle neden bir DSLR makine kullanılamasın?

2
0
Would love your thoughts, please comment.x