Avrupa’nın büyük bir kısmı geçtiğimiz yıl içinde evde durmaya alıştı ve bu durum birçoğumuzun fotoğrafçılık çalışmalarını kısıtladı. Bununla birlikte içinde bulunduğumuz durum ailemizin fotoğraflarını çekme arzumuzu yeniden alevlendirdi.
Evde profesyonel görünümlü portreler çekmek gerçekçi olmayan bir hedef gibi gelebilir fakat biraz doğaçlama yaparak ve ekipmanları akıllıca kullanarak, çekim yapabileceğiniz bir alan oluşturmak mümkün. Hannah Couzens bize evde portre çekebileceğiniz bir alan oluşturmanızı sağlayacak pratik ipuçları verdi.
Her zamanki portre lenslerinizi kullanabilir misiniz?
Portreler için geleneksel olarak kullanılan favori netleme uzaklıkları 105 mm veya 135 mm ile çalışmak söz konusu olmasa da 85 mm lensle çalışmanın gayet mümkün olduğunu bilmek sizi şaşırtabilir.
Hannah, “Çalışma alanımın nispeten küçük olmasına rağmen, Sony Alpha 7R III veya Alpha 7R IV fotoğraf makinelerimi favorim olan FE 85mm f/1.4 G Master lensle birlikte kullanarak portrelerimin büyük bir kısmını çekebiliyorum,” diyor. “Çalışma alanımdan ötürü biraz daha geniş çekim yapmam gerekirse diye FE 24-70mm f/2.8 G Master lensi de kullanıyorum.”
Hannah’daki gibi 24-70 mm bir lensiniz yoksa, 50 mm lens de iyi bir seçenek olacaktır. İşe daha yeni başlıyorsanız Sony FE 50mm f/1.8 gerçekten de uygun fiyatlı bir seçenek.
Portrelerinize fon olmaya uygun bir duvar bulamazsanız f/1.8 gibi geniş bir diyafram açıklığında çekim yaparak fonu bulanıklaştırıp nesneden ayırabilirsiniz. Günümüzde satışta olan tüm Sony fotoğraf makinelerinin sunduğu Eye AF özelliğini kullanmak, bu geniş diyafram açıklıklarıyla çalışırken dahi nesnenin gözünü tam netlikte tutma açısından faydalı olabilir.
Hannah şöyle söylüyor: “Sony Alpha 7R III makinemde Eye AF kullanıyorum çünkü nesnenin gözlerinin her zaman net olacağını bildiğimden kompozisyon yaparken hareket edebilme özgürlüğüm oluyor, o kadar iyi çalışıyor ki dert etmem gereken bir şey daha ortadan kalkmış oluyor.”
Küçük Bir Alanda Çalışmak
Hannah, bir ev stüdyosu alanı oluştururken zemin alanını maksimuma çıkarmanın çok önemli olduğunu vurguluyor. Lamba standı ve tripod gibi malzemeler sizin için değerli olan alanı işgal edebilir, dolayısıyla bunun gibi bir şey yapmayı düşünüyorsanız o zaman bunlarla nasıl çalışabileceğinizi düşünmelisiniz.
Hannah, stüdyosunun karşılıklı iki duvarına monte edilmiş boom kollarını kullanarak lamba stantları kullanmayı büyük ölçüde bırakabilmiş. Şöyle açıklıyor: “Arada bir ihtiyacımız olduğunda stant üzerinde bir lamba kullanıyoruz ama boom kolları zeminde yer kaplamadan bize tam ihtiyacımız olan o yüksekliği ve hareketi sağlıyor.”
En önemlisi de, bunların hepsi yer işgal edeceğinden kullanacağınız ışıkları ve ekipmanı da düşünmeniz gerekiyor. Hannah’nın tercihi, her tarafa dağılmış elektrik kablolarını dert etmeden serbestçe yerleştirebileceğiniz, pille çalışan stüdyo flaş kafaları. Aynı şekilde, kullanacağınız ışık düzenleyicilerini düşünmek de önemli.
“Küçük bir odada 5 ft softbox bulundurmanın anlamı yok,” diyor. “Bunun yerine ışıklarınız için grid kullanmanızı öneririm, bunlar ışığın nereye düştüğünü kontrol etmenize gerçekten yardımcı olacaktır.”
Hannah bir Sony Europe Görüntüleme Marka Elçisi; kendisinin diğer çalışmalarına www.sony.com.tr/alphauniverse adresi üzerinden ulaşabilirsiniz.