Bundan kısa bir süre önce piyasaya çıkan Aynasız – Mirrorless gövdeler sayesinde birçok fotoğrafçı bel ve boyun ağrılarından kurtulmaya başladı. Mükemmel fotoğraflar yakalayabilen DSLR’ler yavaş yavaş amatör kullanıcıdan başlayarak yerlerini Aynasız gövdelere bırakıyor. Son 2-3 yıl içerisinde bu kadar gelişimi beklemeyen üreticilerden bazıları hala Aynasız gövdeler için atak yapmayı bekliyor. Canon ve Nikon bu işlerde, özellikle Sony, Olympus ve Fujifilm’in gerisinde kalırken, DSLR gövdeler çıkarmaya ve satış rakamlarını artırmaya devam ettiler. Nikon Su altı aynasız makineleriyle birlikte J ve V serileriyle yavaştan adımlar atmaya başlarken Canon EOS M ve hafif DSLR makinesi EOS 100D ile devam etmeye karar vermişe benziyor.
Günümüz aynasızlarını DSLR gövdelerden farklı olarak devrim niteliğinde değişiklikleri sunmayı başarıyor aslında. Yıllar öncesine ait ve belki de birçok fotoğrafçının bilmediği RangeFinder Nikon ve Canon gövdelerin yanı sıra ortada bir Leica, Voigtlander, Minolta Rangefinder gövdeleri vardı. Bunlar günümüz aynasız gövdelerin teknolojisinin başlangıcı olarak görülebilir.
Flanş mesafesi dediğimiz görüntünün lens içerisinden sensöre düşerken izlediği mesafenin ölçüsü, aynasız gövdelerle DSLR gövdeler arasında ciddi bir farkı ortaya koydu ve keskinlik anlamında kullanıcılara en basit lensin bile mükemmel fotoğrafları sunmasını sağladı.
Hafiflik ise en büyük devrimdi. DSLR gövdelere kıyasla neredeyse yarı yarıya fark eden gövde ağırlığı, birçok fotoğrafçının aradığı özellikti. Yüksek seri çekim hızları, ve mükemmele yakın video performansını APS-C ve Full Frame gövdelerde sergileyen aynasızlar koşar adım DSLR’leri geri plana itmeye çoktan başladı bile.
Özellikle muhabirlerin, hobi fotoğrafçılarının, ağırlıktan kurtulmak isteyenlerin, tarzıyla retro ya da güncel tasarımlara sahip olabilmek için, kolay taşınabilirlik ve tatillerde iyi fotoğraflar almak isteyenler için ideal özellikleri sunabilen aynasız gövdeler satış rakamlarının DSLR satışlarına yaklaştığını görebilmekteyiz. Aşağıdaki tablonun Son döneme ait dünya piyasalarından satış rakamlarını sunarken bu rakamların önümüzdeki yıllarda birbirine yaklaşması ve terse dönmesi de bekleniyor.
Türkiye’de bu durumun benzer özellikleri sergilemesi ise şaşırtıcı değil. Aynasız Fotoğraf Makinesi, Tabi bu sırada DSLR ve aynasız gövdelerin dışında kompakt ve lensi değiştirilemeyen makineler ve yüksek optik zooma sahip makineler yerlerini yavaş yavaş kaybediyorlar. 4-5 yıl önce 15x optik zoom geçemeyen firmalar günümüzde bu değerleri dijital zoom ile birlikte 120x optik zooma çekmeyi başardı. ama bu sektörün yerini dslr almasıyla birlikte yavaş yavaş piyasadan silinmeye başladılar diyebiliriz. Ayrıca kompakt cihazlarda tüm markalar düşük f değerine sahip lensli makineler üretirken görüntü kalitesinin artmasını sağlamış ve sensör boyutlarının artmasıyla da bunu desteklemişti.
Gelecekte Aynasız ve DSLR piyasası tam olarak bilinemese de makinelerin artık çok daha fazlasını yapması gerekliliği gün yüzüne çıkarıyor. Şu var ki fotoğraf makineleri geçmişte telefon’un yaşadığı evrimi yaşar mı hep birlikte göreceğiz. Kocaman telsiz telefonlardan küçücük hatta saat cep telefonlarına kadar küçülüp günümüzde sadece ekran boyutu ile ölçülebilen büyük telefonlara tekrar evrilmesi gibi bir durum söz konusu olacak mı izleyip görelim.
aynasız makinalar çağın ilerisinde bir teknoloji ile donanmış ancak dslr makinalar hala fotoğrafçıların vazgeçilmezi konumunda bu savaş nerelere gidecek bunuda zaman gösterecek sanırım.